İstanbul'un Başakşehir ilçesinde yaşanan trajik bir kadın cinayeti, toplumda derin bir üzüntü ve tepki yarattı. Olay, 5 Kasım 2023 tarihinde öğle saatlerinde meydana geldi. İddiaya göre, 30 yaşındaki genç kadın, eski eşi tarafından bir alışveriş merkezinin önünde aniden bıçaklı saldırıya uğradı. Kalabalık bir ortamda gerçekleşen bu olay, tanıkların gözleri önünde yaşandı ve cinayet anı, çevredeki kişiler tarafından cep telefonları ile kaydedildi. Bu video, daha sonra sosyal medya platformlarında yayılarak olayın ciddiyetini gözler önüne serdi.
Olayın ortaya çıkışı, genç kadının alışverişe çıktığı bir günde gerçekleşti. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, kadının eski eşi, ona yaklaşarak tartışmaya başladı. İlk başta sözlü bir tartışma olarak başlayan gerginlik, hızla fiziki bir saldırıya dönüştü. Sanığın elinde bulunan bıçakla yaptığı bu saldırı, çevredeki kişiler tarafından hemen 112 Acil Servis ve polis ekiplerine bildirildi. Olay yerine ulaşan sağlık ekipleri, kadının durumunun kritik olduğunu belirtti. Fakat ne yazık ki, genç kadın hastaneye kaldırılmadan hayatını kaybetti.
Bu olayın öncesinde, kadın cinayetinin nedenleri üzerinde durmak büyük bir önem taşıyor. Kadın, yıllar süren bir şiddet döngüsünün parçasıydı ve eski eşinin tehdidi altında yaşamaktaydı. Bu tür olaylar, toplumda kadınların maruz kaldığı şiddeti ve bunun önüne geçmek adına daha fazla mağduriyet yaşandığını gösteriyor.
Başakşehir'de gerçekleştirilen bu cinayet, sosyal medya üzerinden hızla yayılan görüntülerin etkisiyle büyük bir infial yarattı. Kadın cinayetlerine karşı ilan edilen protestolar ve etkinlikler, hemen gelişmeye başladı. Kadın hakları savunucuları, feminizm dernekleri ve pek çok yerel topluluk, “artık yeter!” diyerek sokaklara döküldü. Başakşehir Belediyesi'nin önü başta olmak üzere birçok yerde kitlesel gösteriler düzenlendi. Bu protestolarla, kadın cinayetlerine karşı daha sağlam politikaların ve yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi talepleri dile getirildi.
Olayın ardından, Başakşehir emniyet yetkilileri, bölgedeki güvenlik önlemlerini artırarak benzer trajedilerin bir daha yaşanmaması için alınacak tedbirleri açıkladılar. Güvenlik kameralarının daha geniş bir alanı kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesi ve polis devriyelerinin artırılması da bu tedbirler arasında yer aldı. Ayrıca, psikolojik destek merkezlerine de başvuran kadınların sayısının artması üzerine, bu merkezlerin hizmetlerine ulaşımın kolaylaştırılması gerektiği üzerinde duruluyor.
Ayrıca, bu tür vakaların azaltılması için toplumda farkındalık yaratmanın önemi de vurgulanıyor. Eğitim kurumlarının daha fazla rol alması gerektiği ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için ailelere yönelik eğitim programlarının başlatılması gerektiği ifade ediliyor. Özellikle haberdar edilmediği için toplumda maruz kalınan şiddeti normalleştiği bir süreçten geçmekte olduğumuz şu günlerde, kadın odaklı projelerin desteklenmesi gerektiği açıklıkla belirtiliyor.
Bu trajik olay yalnızca İstanbul'un Başakşehir ilçesini değil, tüm Türkiye'yi sarsmış durumda. Kadına dair her türlü şiddetin önlenmesine yönelik acil adımlar atılması gerektiği herkes tarafından dile getirilirken, cinayetin arkasındaki nedenler araştırılmaya devam ediyor. Yaşanan bu acı olay, kadın cinayetlerinin sona ermesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için harekete geçme çağrısı yapıyor. Herkesin eşit fakat özgün hakları olduğunu unutmadan, bu hakların korunması ve geliştirilmesi için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Başakşehir'deki kadın cinayeti, sadece bir cinayet olmanın ötesinde, daha geniş bir sorunun yansımasıdır. Toplum olarak bu meseleye ne kadar duyarlı olursak, gelecekte yaşanabilecek benzeri olayların önüne o kadar erken geçebiliriz. Bu nedenle, kadın cinayetlerine karşı duyarlılığın artması, toplumsal farkındalığın yükselmesi ve yasal düzenlemelerin güçlendirilmesi, hepimizin sorumluluğudur. Her kadının güvenli ve özgür bir şekilde yaşama hakkı olduğu bilinciyle, bu meseleye sahip çıkmak, hem sosyal hem de politik anlamda gereklidir.